İçeriğe geç

Saltanatın kaldırılması halkçılık mı ?

Saltanatın Kaldırılması Halkçılık mı? Bilimsel Bir Bakış

Saltanatın kaldırılması üzerine ne zaman okuma yapsam, aklımda aynı soru beliriyor: Bu karar “halkçılık” mıdır, yoksa daha geniş bir dönüşümün sadece bir parçası mı? Bilimsel bir merakla, konuyu siyasî kuram, kurumlar ve tarihsel bağlam üçgeninde, ama herkesin anlayacağı bir dille birlikte düşünelim.

Halkçılık, Cumhuriyetçilik ve Egemenlik: Kavramsal Netlik

“Halkçılık” denince kimin aklına ne geliyor? Siyaset bilimi literatüründe bu kelime en az üç farklı düzlemde kullanılır:

1) Normatif ilke olarak halk egemenliği (iktidarın kaynağının halk olması),

2) İdeolojik söylem olarak popülizm (elit-karşıtı, “halkın saf iradesi”ne vurgu),

3) Kurumsal düzen olarak temsilî demokrasinin işler kılınması.

Saltanat ise egemenliği hanedanın şahsında toplayan, meşruiyeti soy, dinî/örfî hukuk ve geleneklerle temellendiren bir düzendir. Dolayısıyla soru şu hale gelir: Hanedana dayalı egemenlikten halk egemenliğine geçiş, özünde halkçılık mıdır? Yoksa bunun adı daha doğru biçimde cumhuriyetçilik midir?

Saltanat ve Egemenliğin Kaynağı

Siyasal rejimler, egemenliğin “kime ait olduğu” sorusuna verdikleri yanıtla ayrışır. Saltanatta yanıt “hanedan” iken, cumhuriyette yanıt “halk”tır. Bu değişim yalnızca bir kişi veya aileden vazgeçmek değil; meşruiyetin kaynağını kökten yeniden tanımlamaktır. Bilimsel açıdan bu, “otorite kaynağının yeniden kurumsallaşması”dır.

Bilimsel Lens: Kurumların Dönüşümü

Kurumsal iktisat ve karşılaştırmalı siyaset gösteriyor ki, egemenliğin kaynağına dair kurallar değiştiğinde üç şey olur:

– Kural seti değişir: Yasama-yürütme ilişkileri, yargının rolü, temsil mekanizmaları yeniden yazılır.

– Teşvikler değişir: Elitlerin ve yurttaşların siyasal davranışı farklılaşır.

– Beklentiler değişir: Meşruiyet halktan geldiği için hesap verebilirlik talebi artar.

1922: Kararın Mahiyeti ve Etkisi

1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması, Osmanlı-Türk siyasal tarihinde egemenlik kaynağını hanedandan ulusa devreden bir kurucu hamledir. Bu hamle tek başına bir rejim inşasını bitirmez; ama rejim sınırlarını belirler: Bundan sonra iktidarın meşruiyeti “millet” adına kurulacaktır. Siyaset bilimi açısından bu tür kararlar, “yol açıcı kritik dönemeçler”dir: Sonradan gelen kurumların (meclis merkezliliği, cumhuriyetin ilânı, seçimler, parti sistemi) zeminini hazırlar.

Hangi Göstergelere Bakmalıyız?

“Bu karar halkçılık mı?” sorusunu test etmek için ölçülebilir göstergeler önerilebilir:

– Temsil yoğunluğu: Meclisin yasama tekelinin güçlenmesi, yürütme üzerinde denetim kapasiteleri.

– Katılım kanalları: Seçimler, parti rekabeti, sivil toplum örgütlerinin görünürlüğü.

– Hesap verebilirlik araçları: Bütçe denetimi, soru önergeleri, bağımsız yargı sinyalleri.

Bu göstergeler, halk egemenliği fikrinin kâğıt üzerinde kalıp kalmadığını pratikte test eder.

Tarihsel Bağlamın Önemi

Kararı, savaş sonrası devlet inşası, uluslararası tanınma arayışı ve merkezî otoriteyi yeniden kurma ihtiyacıyla birlikte düşünmek gerekir. Bilimsel dille söylersek: Güvenlik ikilemi ve devlet kapasitesi sorunları, rejim tercihlerinin sınır şartlarını belirlemiştir. Halk egemenliği ideali, bu şartlar içinde kurumsal bir çerçeveye oturtulmuştur.

Peki, “Halkçılık” ile “Popülizm” Aynı Şey mi?

Güncel tartışmalarda “halkçılık” çoğu zaman “popülizm”le karıştırılır. Popülizm, siyaset teorisinde, “halk” ile “elit”i ahlâkî iki zıt kutup olarak kurar ve karmaşık temsil kurumlarını baypas eden karizmatik liderliğe yaslanabilir. Oysa saltanatın kaldırılması:

– Kurumsal bir tercihtir: Gücü kişiden değil, kurumlardan yana yeniden dağıtır.

– Hukukî bir tercihtir: Egemenliğin kaynağını anayasallaştırır.

– Temsilî bir tercihtir: Meclis merkezli siyasal işleyişi meşrulaştırır.

Dolayısıyla, bu karar popülist bir mobilizasyon değil; cumhuriyetçi-halkçı (yani halk egemenliğini esas alan) bir kurumsal yer değiştirmedir. Halkçılık burada, “halk egemenliği”nin anayasal ilke olarak kabul edilmesi anlamında doğrudan ilişkilidir.

Saltanatın Kaldırılması Halkçılık mı? Kısa Yanıt

Evet—ama “popülizm” anlamında değil. Halkçılık (halk egemenliği) anlamında evet: Egemenliği hanedandan alıp millete veren bir düzen değişikliğidir. Bu, cumhuriyetçiliğin çekirdeğiyle çakışır: Yurttaşlık, temsil ve hukukî eşitlik temel alınır.

Yan Not: İlke ile Pratik Arasındaki Mesafe

Bilimsel analiz, ilke ile pratik arasındaki mesafeyi gözetir. Her ilke, uygulanırken tarihsel kısıtlarla karşılaşır. Bu nedenle şu sorular meşrudur: İlke ne ölçüde kurumsallaştı? Katılım kanalları ne kadar kapsayıcı oldu? Siyasal rekabet ne kadar sürdürülebilir kaldı? Bu sorular, halk egemenliğinin derinliğini ölçmeye yardım eder.

Veri Odaklı Bakış: Ne Tür Kanıtlar İşe Yarar?

– Anayasal metinler ve meclis tutanakları: Egemenlik vurgusunun dilini ve kapsamını gösterir.

– Seçim verileri ve parti sistemleri: Temsilin genişliği, rekabetin düzeyi ve sürekliliği hakkında ipuçları verir.

– Bürokratik kapasite göstergeleri: Vergi tahsilatı, eğitim-sağlık göstergeleri; vatandaş-devlet ilişkisinin kurumsallaşmasını ölçer.

– Basın ve kamuoyu kaynakları: Yurttaşlık algısı ve siyasal aidiyetin dönüşümünü ortaya koyar.

Bu tür veriler, “halkçılık” iddiasının performansını tarihsel olarak karşılaştırmaya imkân tanır.

Merak Uyandıran Sorular

– Halk egemenliği ilkesinin yerleşmesi için hangi kurumsal adımlar kritik eşiği oluşturdu?

– Temsil ve katılım kanalları hangi toplumsal kesimlere daha hızlı açıldı, hangilerine daha geç ulaştı?

– Popülist söylemle cumhuriyetçi halkçılık arasında Türkiye örneğinde nerelerde gerilim doğdu?

– Günümüzde vatandaş-devlet ilişkisini düşündüğümüzde, 1922’nin bıraktığı kurumsal mirasın hangi unsurları hâlâ belirleyici?

Sonuç: İlke, Kurum ve Pratik

Saltanatın kaldırılması, egemenliğin kaynağını halk olarak tanımlayan, cumhuriyetçi bir kurucu müdahaledir. Bu müdahale, popülizmin dalgalı söyleminden çok, kurumsal ve hukukî bir halkçılık anlayışına yaslanır. Değerini anlamak için sloganlara değil, kurumların işleyişine, katılımın kapsamına ve hesap verebilirliğin derinliğine bakmak gerekir. Soruyu bilimsel bir merakla açık tutarak bitirelim: İlke olarak kabul edilen halk egemenliği, bugün hangi göstergelerle daha ileri taşınabilir? Tartışma burada başlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://tulipbetgiris.org/elexbett.netsplash